MeleklerimizÜyelerimizin Canları

Badem Oğluş :'(

Söze nereden başlayacağımı bilemediğim anlardan birini yaşıyorum şu an. Gözyaşlarıyla dolup taşacak satırlarım. Çünkü hayatımızdan Badem gelip geçti, yüreklerimizi de yakıp geçti. Verdiği sevgiyle bir ömür bizimle olacak o, kalplerde bıraktığı acı onu hatırlatacak hep… Zor koşullarda, onlarca köpek ve kediye bakan bir aileye yardıma gittiğimizde karşılaştık Bademle. Bir göz odada kediler, köpeklerle bir süngerin üzerinde, minik bir kediye sığınmış yatarken gördük o’nu. Gözlerinden ne kadar korktuğu anlaşıyordu. Sevmek için yaklaştığımızda fark ettik felçli olduğunu. Ahlar vahlar arasında sahibini ikna edip aldık. Bir adı yoktu, suyla ıslatılmış kuru ekmekle karnı doyan, kendisi yapamadığı için bazen günde bir kere, bazen günde bir kere bile çişi yaptırılmayan, uzaktan bile üzerine yapışan dışkı ve idrar kokusu alınan bir kedicikti Badem. Başına ne geldiği muammaydı ancak o dönem bakan hayvansever, o’nu o halde bulup fakülteye götürmüş ameliyat olmuş ve fizik tedaviyle yürüyebileceği söylenmiş dokuz ay öncesinden…

O’nu hemen veterinere götürdük ancak “geç” kalınmış olduğunu onaylatmaktan başka bir sonuç alamadık… Ve o gün Badem‘e felçli bakımından anlayan bir yer bulamamıştık, belki bir sponsor bulur “bir umut” tedavi olur da yürür umuduyla evime getirdik. Yıkanıp temizlendiğinde ortaya çok yakışıklı bir oğlan çıkmıştı ama korkusu ah o korkusu tarif edilemezdi. Ne yaşadı, neler gördü bilinmiyor ama dayak yediği, elimi her uzattığımda gözlerini kapatıp kafasnı saklamasından belliydi. O akşam o’nu daha fazla huzursuz etmedik, yanına gitmedik. Ertesi gün masaj yaparken sesime alışmanı istedim, evin içinde seslenip şarkılar söylemeye başladım sakin sakin. Bir süre sonra odasından çıkıp kafayı uzattığında, “badem gözlerinle beni mi izliyorsun” dedim. Böylece o’nun artık bir adı olmuştu, olmuştu. Bir ay kadar sonra bir sponsoru, bir annesi daha oldu Badiş’in. İstanbul’a gitti, yürür umuduyla. Zorlu, özellikle Badem gibi ürkek bir kedi için çok zorlu bir süreç yaşandı. Yürüyebilir umudumuz, İstanbul’daki veterinerin “maalesef tedaviye cevap vermiyor” sözleriyle son buldu. Olsun varsın, yürümesin ama bizimle olsun istedik.

Ve bir gün kara günler başladı… İdrar problemiyle tedavi görmeye başladı. Uykusuz, korkuyla geçen günler, yoğun bakımdan gelecek haberlerle uzadı da uzadı… Bir tehlikeli süreci atlatıp, ertesi gün başka bir tehlikeli süreç başlıyordu. Ve sonunda bir sabah ağırlaştığı haberiyle sokaklara döküldük, ancak yetişemeden kötü haberi geldi… Badiş artık yoktu.

Yampuli yumpuli koşarak yanıma gelmeyecekti. Komik komik miyavlayıp, koltuğa çıkmak için yardım istemeyecekti. Masaj yaparken elimi yalamayacaktı… Son kez sarılıp, öpüp kokladım kuzumu… Ona yaşatılan acıları, onun adına asla unutmayacağım ve onun bize yaşattığı huzuru sevgiyi, hiçbir şeye asla değişmeyeceğim… Ve Badem hayatımızdan yitip giderken, bize çok değerli dostlar bırakmıştı. Onun sayesinde tanıdığım ve onu da çok seven anneleri oldu… Şimdi Fıstık ablasına emanet, ilk göz ağrım kızımla koyun koyuna yatıyorlar…

Hayatımızdan Badiş geldi geçti, içimizi yaktı geçti.

Paylaşmak önemsemektir!

Share

7 Comments

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Copy Protected by Chetan's WP-Copyprotect.