Kedilerimle keyif yaptığımız bahçemize arasıra sahipsiz kediler de gelirdi. İçlerinden biri çok sıcakkanlıydı. İncecik bir sesi, şaşı gözleri olan, tosuncuk bir tekir oğlan. Adını Bekir koydum. Ben mutfaktayken gelir, seslenir, pencere önüne koyduğum kuru mamaya rağbet etmez, üzerine et/ciğer suyu ilave ettiğimde yer, en çok da ev mamalarımı sever. 2 tabak yedikten sonra üstüne ılık süt ister, bir çanağı bitirir, bir daha ister, sonra incecik sesiyle teşekkür ederek, ön taraftaki masanın üzerine çıkar, yalanır, temizlenir, biraz kestirir, masanın altına sürüp üzerlerini kalın bir örtü ile örttüğüm minderli koltuklara yerleşip, keyif yapardı.
Dışarı çıkarsam hemen yerlere yatar, göbeğini okşatır, danslar tostoslar yapardı. Çok neşeli bir kediydi. Hep komik yüzünün bir fotoğrafını çekmek istedim ama denk düşmedi.
Ama etrafta iri, saldırgan başıboş köpekler vardı ve onun için pencereme koyduğum mamanın kokusunu almış evin çevresinde sık dolanır olmuşlardı. Geceleri onun çığlıklarını duyacağım korkusuyla yaşıyordum. Sahiplendirmem gerektiğini düşünüyordum. Mahallemizdeki veteriner ile görüşürken, arkadaşının güvenli bir yerinden bahsetti. 30 kadar kedisi varmış. Bekir’i de kısırlaştırıp, onların yanına koymaya karar verdik.
Bu kararı aldığımız günden itibaren yaklaşık 1 hafta kayboldu ortadan. Çok üzüldüm kangallar öldürdü diye. Keşke daha önce bulsaydım bu yeri diye hayıflanırken, yine penceremde belirdi. Şaşı gözleriyle, tiz sesiyle beni çağırdı. Hemen yumuşak mamalardan verdim, sütünü kana kana içti. Çantayı hazırlayıp dışarı çıktığımda, çoktan gitmişti. Muhtemelen köpeklerden korktuğu için artık pek buralarda görünmek istemiyordu.
Birkaç gün sonra tekrar geldi. Yine doyurdum ve vakit geçirmeden çantaya koyup, veterinere götürdüm. Bu arada kedilerimden Mahzun’un böbrek değerlerinin yükseldiğine dair belirtiler de artınca, onu da kendi veterinerine götürdüm. Mahzun’a her gün 4-5 saat damla damla serum verilmeye başlandı. Başucundan ayrılamıyordum. Ama arada kızlara emanet edip, Bekir’e bakmaya gidiyordum.
Geçtiğimiz Pazar (14 Mart) kısırlaştırma operasyonuna girdi. O gün göremedim. Ertesi gün gittiğimde sıkıntılıydı. Ameliyat sonrası olabileceğini söyledi veteriner. Antibiyotikleri, vitaminleri yapılıyordu. Her gün hem Mahzun’a hem de Bekir’e koştum. 16 Mart’ta gittiğimde safra kusmuş ve kötü görünüyordu, ateşi 40⁰C idi. İki semt arasında gidip gelmemek için onu da alıp, Mahzun’un yanına getirdim. Bir kafeste o, diğerinde Bekir, serumlarını alıp yatıyorlardı. O gün bayağı düzeldi. Hatta aşağıdaki kafese konulduğunda mamasını yemiş, sütünü içmiş. O kadar umutluydum ki, ona bir başka yer bulmak için yeni girişimde bulundum.
Veterinerimizin dediğine göre, vücudunda var olan viral bir hastalık, anestezi ile vücut savunmasız hale gelince aktive olmuştu.
Ertesi sabah geldiğimde onu yuğun bakım küvezinde görünce şaşırdım. Vücut ısısı ölçülemeyecek kadar düşmüş. Su gibi kanlı ishali varmış. Serumlar ve ısıtıcı ile geldiğimde gördüğüm 32⁰C’lik ateşi, akşama kadar 36.5’e çıktı. Zaman zaman kıpırdandıkça altında kan birikintisi olmasına rağmen, arada başını kaldırıp, şaşı gözleriyle bana bakıyor, mırmır yapıyordu. Okşayıp, özürler diledim, sevdim onu. 16:00’ya doğru susamış olduğunu düşünüp, su verdim, içti. Artık Mahzun’un serumları bitmişti, eve gitmek üzere hazırlıklarımı yaparken, birden bir kriz geldi, kendini atmaya başladı. Ağzından kusmuk, sulu bir dışkı fışkırması oldu. Koştuk, perişandı. Feci krizler geliyordu ve inliyordu. Sakinleştirici yapıldı, sevdim, uyudu, uyudu, uyudu, uyanmadı. Melek oldu.
Kendimi affedemiyorum. Köpeklerden korumak uğruna, sevgimle onu ölüme gönderdim. Diyorlar ki, “aslında bir süre sonra kendi kendine daha büyük acılar çekerek ölecekti. Sen ona sevgini verdin”. Ama yüreğim bunu anlamıyor bir türlü. Şimdi tek yapabileceğim, o melek bedenini veterinerde bırakmayıp, evimin bahçesine, penceremin karşısına gömmek.
Çok üzgünüm. O beni affedecek mi? Ben kendimi nasıl affedeceğim?
Görüntüleme sayısı: 2559
“Diyabetik Kedi” site yöneticisi
Ah Fatos Hanim sabah her iki haberi gozyaslariyla okudum. Hatta size telefonda teselli edemedigmi aksine daha cok uzdugumu soyledim saniyorum. Benim teselli edebilme yetenegim yok gercekten ve su anda soylememem gerek biliyorum ama aglamadan duramiyorum. Sizi daha fazla uzmek istemiyorum ama sunu bilin ki;ve emin olun ki, inanin ki;bu kedicik nede yapsaniz melek olacakti. Sadece sebep degisiyor biliyorsunuz. Nefesin sayisi bitmisse bunu hic kimse cogaltamaz. Ayrica her kedisever her kedicik gittiginde acabalar yasar. Biliyorsunuz Mischa mizda ,Tipis imizda ,Colak imizda ve diger tum giden yavrularimizda ayni sorulari sorduk, ayni azaplari yasadik. I?undan mi, bundan mi, soyle mi yapsaydik boyle mi??Asil kabullenemedigimiz yavrularimizin gidisi inanin. Her olayda oldugu gibi bu olayda da niyet onemli. Ve sizin niyetiniz tamamen iyiydi bunu aklinizdan cikarmayin. Siz bir meleksiniz yaptiginiz her sey sadece ve sadece yavrularimizin iyiligi icin. Kendinizi daha fazla lutfen suclamayin eminim o melek size simdi minnettardir giderayak annesi oldugunuz icin de ne kadar mutludur bilseniz. ݞimdi butun enerjinizi sevgili Mahzun umuza verin. Dualarim sizinle. Sizi seviyoruz melek teyzecigimiz.
Merhaba,
Bekir’e cok uzuldum ve ne kadar uzuldugunuzu,kendinizi nasil sucladiginizi inanin tahmin edebiliyorum. . Aciyi yasayan kendini acimasizca suclayabiliyor demek ki. . Disardan bakan da gorebiliyor net bir sekilde affedilmeyecek bir sey yapmadiginizi. .
Nerden bilebilirdiniz? Eger sucluysaniz biz de sizden ders alarak hata yapmamak icin bundan sonra hicbir kediyi kisirlastirmayalim mi? uzulmekte, icinizin yanmasinda haklisiniz ama suclamayin kendinizi. . Gozlerinize bakip size ”iyi ki varsin!!” diyecek ne cok can geldi gecti ve hala daha var yaninizda. . Haksiz miyim?