Yazar - Aynur BOSTANCIÜyelerimizin Canları

Benim Sadık Yavrum

Dün akşam annemden gelirken, beni kapıda tanıdık bir ses karşıladı. Bana göre dünyanın en güzel melodisi ve tek kelimelik şarkısı “miyav”. Ömrümün sonuna kadar ve sonunda da dinlemek istediğim tek müzik “miyav”.

Minnoş’ummmmmmm!!!! diye öyle bir bağırmışım ki, kızımın ve yeğenimin böyle ani bir sese vereceği tepkiyi hesap edemedenJ, Minnoş mırmırlayarak ellerime ayaklarıma sürtünmeye başladı. Hemen annemden getirdiğim ve yemelere doyamadığım içli köftelerimi önüne attım. Çünkü huyunu biliyorum: yukarı yemek getirmeye çıksam, indiğimde gitmiş olur. İki ay önce de gene beni ziyarete geldiğinde, elimdeki poşette sadece yumurta vardı. Hemen yola kırıverdimJ. O anda porselen tabak bulamazdım JJ. Aslında Minnoş’umun derdi yemek değildir. Beni zaman zaman ziyaret etmektir amacı.  Verdiğim yemekleri de, beni kırmamak için yer biliyorumJ.

Minnoş’umla tanışmamız da, eylül kedilerimi yetiştirdiğim zamanlara denk geldi. Bir gün kapının önünde, durmadan öksüren bir yavru kedi gördüm. Akşam olmuştu ve hava çok soğuktu. Hemen apartman girişine aldım.Her zaman yanımda taşıdığım ameliyat elidvenlerimi elime geçirip, iyice incelemeye başladım. Aman Allahım ağzı burnu sümük dolu. Mendille siler silmez yeniden akıyor ve sürekli öksürüyor. Gözleri yaştan görülmüyor. Kısa bacaklı terrier köpekler gibi bir kedi. Tıpkı annemin ölen kedisi Minnoş’a benziyor. Hemen adını Minnoş koydum. Depoya götürdüm ama Fındık, Oğluş ve Siyah hiç de hoş olmayan bir ev sahibi davranışı gösterdilerJ. Kardeşimi arayarak, depolarında hasta bir kedi bakıp bakamayacağımı sordum. Kardeşim komşularıyla yaptığı kısa görüşmeden sonra, Minnoş’u kabul ettiklerini bildirdi:). O günden sonra o depo; hasta, yaralı, yavru kediler için geçici barınak görevini hep sürdürdü. Minnoş’uma orada bir hafta antibiyotik tedavisi uyguladım. Bir hafta da, iyileştikten sonra dışarı çıkarmadım. Yavrum o kadar uysal o kadar sessiz ve itirazsız, on beş gün gıkını çıkarmadan beni bekledi. Gittiğim zamanlar, ilacını hiç problem çıkarmadan içip, verdiğim mamayı beni sevdikten sürtündükten sonra (ne kadar aç olursa olsun) yiyordu.

Onbeş günün sonunda, Minnoş’a depo kapılarını açtık. Havalar ısınmış, karlar erimişti. Apartman görevlisi, Minnoş’a kazan dairesinden depolara geçebilmesi için merdiven kurdu ve kazan  dairesinin kapalı penceresini açık bıraktı. Ama Minnoş bir daha depoya hiç uğramadı. Kardeşimin eviyle benim evim arasında olan yüz, yüzeli metrelik mesafeyi katederekJ, benim mahallemde kalmayı tercih etti. O küçücük haliyle, sokaklarda büyüdüJJ. Yaza doğru diğer kedilerim de sokağa çıkmaya başlayınca, Minnoş’la yeniden tanıştılar. Gene mama saatlerinde Minnoş’a pek iyi davranmasalar da,  Minnoş o “ağır abla” asaletiyle ses çıkarmadı.

Üç yıldır Minnoş’um ayda bir, iki ayda bir, bu ziyaretlerini sürdürmekte. Her gelişinde daha bir büyümüş, daha bir kilo almış olarakJJ. Allahım O’na ve bütün yavrularımıza sağlıklı ömür versin.

Paylaşmak önemsemektir!

Share

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Copy Protected by Chetan's WP-Copyprotect.