Facebook’taki Diyabetikkedi sayfamıza 1 Mayıs’ta gelen bir mesaj ve resim ile haberdar olduk Goflet’ten. Annesi Gülgün Özberk, bir arayış içindeydi: “Oğluşum goflet. En iyi hali. Eşim günde 3 defa veteriner önerisi ile deri altı serumu veriyor. Antibiyotik, bağışık sistemi güçlendirici vitamin, kan yapıcı şurup, mide ilacı, bir de İpakitine diyet kullanıyoruz. Bunun için de diyabetkedi’de yazılan mamaları yapıp yedirmeye gayret ediyorum. Yutkunma sorunumuz var. Sanırım halsizliğinden, bir de diş kayıplarımız başladı. www.tavsiyeediyorum.com da vet Işıl Karatan’ın mekaleleri de çok faydalı oldu. Benim öğrenmek istediğim, hastalık süreci nasıl geçiyor? Ayağa kalkan kedisi oldumu?”  diye yazıyordu.

Hemen bilgilerini paylaşabilmeleri için Gülgün Hn.ı, kedisi Taffy’yi iyi bir bakım ve tedavi ile yeniden kazanan dostumuz Ömrüm Hn.a yönlendirdik. Ancak 13 Mayıs’ta Goflet’i kaybettiğini bildirdi. Çok üzüldük fakat Gülgün Hn.ın Goflet ile birlikte yaşadıkları, başka canlar için uyarı olacaktı. Goflet’in öyküsünü daha ayrıntılı paylaşmasını rica ettik, bizi kırmadı ve aşağıdaki yazıyı kaleme aldı. İnanıyoruz ki, sitemizde yayınlanmaya başlayan kronik böbrek hastalığı yazı dizisi o zamanlar olsaydı, Goflet hala bizimle olacaktı. Dayanma gücü ve sabır diliyoruz 🙁 .

1 Şubat’ta Goflet oğlumu, vücut ısısının çok düşmesi nedeniyle veterinere götürdüm. 11 yaşında olması nedeniyle “tahlil yapalım” dendi ve sonuç, üresinin 34’e çıkmış olduğunu gösterdi. Bitkisel, kediler için ve içeriği devedikeni olan bir ilaç verildi. “Önemli değil” denildi.

Bir ay kadar kullandık, kusma başladı, tekrar veterinere gittik. Bu defa da sindirim sistemi rahatsızlığı tedavisi yapılmaya başlandı. Bu arada diyet önerilmedi. “diyet mama vermem gerekiyor mu?” diye sorduğumda, bana bir diyet mama önerildi fakat sonradan bunun şeker hastalarına verilen mama olduğunu öğrendim.

Bir gün, anlamadığım bir şekilde başını tutamadığını fark ettim. Koşarak kucağıma başını yatırdım. Birden gözlerinin sağ ve sola hızla hareket ettiğini görünce, hemen kucağıma aldım, veterinere koştum. Düşüp düşmediği ya da zehirli bir şey yalayıp yalamadığı soruldu. “Kesinlikle hayır” dedim. Ekstra bir durum olduğu söylenip, tedavisi yapıldı. Bu arada kusma ve yemek yemediği için serum ve mide rahatlatıcı iğne oluyordu.

İki ay tamamlandığı halde kötüye gitmesi üzerine, gözden kaçan bir şeyler olabileceğini düşünerek tekrar tahlil, midede bir şey olabileceğini düşünerek röntgen istedik. Üresi 34 çıktı yine ama peş peşe gelen 3 kriz daha geçirdi. Başını tutamaz oldu. Vücudunu oynatamaz duruma geldi.

Başka bir veterinere gittik, tekrar tahlil yapıldı. Üre 80 çıktı, kronik böbrek yetmezliği teşhisi kondu. 5 gün serum tedavisi oldu oğlumuz. Hiç bir ilaç verilmedi. Üçüncü bir veterinere gittik. “Tahlillerin normal olduğunu beyinde bir sorun olabileceğini, emar çekilse bile herhangi bir operasyon yapılamayacağını” söyleyip, Goflet’e diazem yaptı ve sara hastalarının kullandığı bir ilaç yazdı. İki gün kullandık. Fakat oğlum hiç kımıldamadan öylece uyuyordu, ben de devam etmedim.

Bu arada aile olarak araştırmaya başladık. www.diyabetkedi.com’da bu hastalıkla ilgili açıklamalar bize ışık tuttu. Orda yazan tüm bilgileri not aldık. Dördüncü veterinere gittik. Durumu detaylı konuştuk, bir tedavisi var mı, diye. İyileşmeyeceğini biliyorduk ama “kalan ömrünü rahat geçirmesi için gereken neyse yapılabilir mi?” dedik.

Veteriner tekrar tahlil yaptığında üre 102 çıktı. Proteinin yüksek, kalp ritminin hızlı olduğunu, kanda pıhtılaşma, anemi, ayrıca böbreklerde küçülme ve bir böbrek tarafında kiste benzer obje saplandığı söylendi. 6 kilo olan oğlumuz 3,5 kiloya düştü. Şırınga ve biberonla beslemeye çalışıyordum. Yine diyabetikkedi sayfasında okuduğum bilgi çerçevesinde mama tariflerini yapıyordum. Veteriner gözetiminde kullandığımız ilaçlar sayesinde ve de deri altı serumu ile, tekrar yapılan testlerde normale döndü. Kımıldamayan oğlumuzda yavaş yavaş hareketlenmeler gözlemliyorduk, bu da bizi çok sevindiriyordu. Tek kollu olması yüzünden, damar yolu açılamıyordu. Oysaki ilk tahlilde birinci evredeymiş. O zaman gerekli tedaviye başlanmış olsaydı…

2 aylık bir zaman kaybı oldu oğluşumun. İlk hasta olduğu vakitler gayet iyiydi yemesi / içmesi. Ama hipertansiyon yüzünden 4 atak geçirmesi üzerine 2 ayın sonunda yatağa bağlandı, sağına ve soluna dönemez oldu. Aşırı kansızlık yüzünden anemi oldu.O yüzden bedeni soğuktu. Sıcak olsun diye hep üstünü örtüyordum.

Dördüncü veterinerimiz elinden geleni yapmaya çalıştı ama öğrendiğimize göre ona gittiğimizde 3 evredeymiş. Kansızlık nedeniyle kalp hızlı çalıştığından, yorgun düştü bedeni oğlumun, dayanamadı…

Aklımda halen soru işaretleri var. Oğluşuma ilk etapta hipertansiyon, kalp ve kansızlık tedavisi uygulanmış olsaydı, eminim faydası olacaktı. Hipertansiyon atakları yüzünden başını tutamaz hale geldi, kalp çok hızlı atıyordu. Belki de tam randımanlı kan pompalayamıyordu, belki üre sürekli artış gösterdi. Bilemiyorum. Okuduklarımdan yola çıkarak düşünüyorum da, çok kansız kalmıştı. Baştan destek verilseydi, ki hiç biri yapılmadı. Ne yazık ki tedaviye 2.5 ay sonra başlandı. Son veterinere gittiğimizde, yapılan 20 günlük kısacık bir tedaviyle bu kadarcık oldu.

Lütfen kronik böbrek yetmezliği tanısı konuldu ise kedinize, korkmayın, doğru tedavi ile rahat yaşama şansı var. İlk etapta hipertansiyon, kalp, mide gözlemlenmeli. Kansızlık (anemi) takip edilmeli.

Çok üzgünüm, hem de çok… Söylenecek çok sözüm var ama diyemiyorum…

 Gülgün ÖZBERK

 goflet 2 goflet 3

Paylaşmak önemsemektir!

Share

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Copy Protected by Chetan's WP-Copyprotect.