Hazır mamalardaki karbonhidratların, eklenen katkı maddelerinin, kedi ve köpeklerde yaptığı tahribatla ilgili her gün yeni araştırmalar yayınlanıyor. Zaten belki kendi evimizdeki, belki de çevremizdeki iyi bakılan hayvanlarda bile böbrek, karaciğer, diyabet, kanser vakasının arttığını rahatça görebiliriz. Bunların çoğu beslenme ile ilgilidir. İyi beslemek uğruna hangisini seçeceğimizi şaşırdığımız kuru mamaların ilk etkisi zaten kabızlık olarak karşımıza çıkar. Önceleri sanırız ki, kedilerin dışkısı hep katı olur. Zaman ilerledikçe, kabızlık kronikleşir. Başka sorunlarla yuvarlanıp, büyüyerek içinden çıkılmaz hale gelir.

Ev mamasına geçtiğimizde bile, karbonhidrat oranı konusunda bir türlü hemfikir olamayız duyarlı dostlarımızla. Sitemizde de bu konu ile ilgili olarak aylarca kıyasıya yazışmalar yapmıştık (https://www.diyabetikkedi.com/tr/2007/08/28/karbonhidratli-besinlerle-ilgili-tartismalar/). Aradan geçen 12 yıl sonra, değerli görüşlerinden sıkça yararlandığımız dostumuz Fulya ŞAHİNOĞLU PEKDİNÇER ile tekrar bu konu hakkında yazıştık. Bunca yıl sonra, fikrinde değişen bir şey olmuş muydu diye merak ettim. Çünkü benim fikrim değişmişti. Aşağıda, daha yeni yaptığımız yazışmayı bulacaksınız. Sonra da bendeki değişiklikleri yazacağım. Umarım yararlı olur.

Fulya ŞAHİNOĞLU PEKDİNÇER: Beslenme konusunu artık karbonhidratı hiç eklemeden yapıyorum uzun yıllardır. %85-90 gibi protein, kalanı da çeşitli sebzelerle oluşturuyorum. Amerika’daki holistik sitenin önerisine uyduk. Çocuklar büyüdükçe, mamadaki karbonhidrat oranını kilo almasınlar diye zaten çok düşürmüştüm, sonra da tamamen kestik. Genetik böbrek sorunları yüzünden yine yıllardır etin cinsine ve miktarına göre uygun oranda yumurta kabuğu ekleyip fosforu bağlayarak besliyorum. Bunun gerçekten çok faydasını gördük. Tahıllı besleme ile tahılsız besleme arasında bariz bir fark gözlemleyemedim doğrusunu isterseniz.

Bizim evde üç tane de dışardan sahiplendiğimiz yerli melez kedimiz var. Abdül ev maması da yerken diğer iki kız konserve ve kuru mama yiyor sadece. Tüm inadıma rağmen onları ev mamasına yönlendiremedim. Yalnız tahıl karışık olduğu İçin onların dışkıları çok daha hacimli ve sanki daha rahat yapıyorlar. Proteinle beslenenlerde belki vücut kullandığı İçin çok fazla dışkı oluşmuyor, daha minik ebatta ve biraz da zorlanma var sanki. Tahıl, şişip kolonu doldurduğu için hem kolon temizliği de yapıyor. Bunu sebze ile çok başaramıyorsunuz. Çok abartmadan, tahıl eklemekte hala bir sakınca göremiyorum açıkçası. Elbette temel gereksinimleri belli ama sıfır tahıl ne kadar doğrudur kısmında çok emin olamıyorum.

Haydar bu yaz başı bizi çok korkuttu. Çok temizlik yapan bir kedi, her sabah düzenli taramama rağmen tam tüy dökme dönemine denk gelince, anormal bir kabızlık çekmeye başladı, baktım yapamıyor. Röntgende tüy topağı bağırsağın beş ayrı yerinde tıkama yapmıştı. Tahılla beslenen bir kedi olsaydı bunun başımıza geleceğini hiç sanmıyorum. Sebze yumuşatıyor muhakkak ama kolon temizliği yapmıyor. Dışardan aldığımız çocuklarımız deli gibi temizleniyorlar, üstelik taratmıyorlar da ama buna rağmen dışkılamaları mükemmel.

Şimdi de beni dinleyin:

Yıllarca veteriner önerisi ile kuru mamaların Premium olanlarını kullandım. Ama biri kanser, biri diyabet hastası, biri karaciğer, diğeri böbrek hastası oldu. Tedavileri için yine önerilen mamaları kullandım, sonuç hüsrandı. Çok geç olsa da, ev mamalarına geçtim. Türlü araştırmalar yaptım. Damak tatlarına uydurabilmek için her yolu denedim. Çünkü kuru mamalarda öyle bir aroma vardı ki, bizim bunu yakalamamız mümkün olamıyordu. Öğrendim ki, aromalar kimyasal, kullanılan yağlar sağlıksız. İçinde olduğu öne sürülen vitamin ve mineraller hikaye.

Özetle şöyle anlatayım. Bu hayvanların doğaları gereği, metabolizmaların kaliteli hayvansal proteine, hayvansal yağa ve minerallere ihtiyacı var. Hangi mamanın içeriği bu denli kaliteli olabilir ki? Metabolizma, onlara dayatılan gıdayı tolere etmek, yararlanabilmek, adapte olabilmek için var gücüyle çalışır. O kadar çok çalışır ama bir türlü ihtiyacı olan besine kavuşamaz. Özellikle kuru mamalar, çılgın aromalarıyla mideyi doldurup, mekanik doyumu sağlar. Ama hücreler “açızzzz” diye bağırıp durur. Kuru mamanın sindirilebilmesi 12-13 saat sürer. Oysa hayvansal saf protein 4-5 saatte sindirilir. Kuru mama bu süre zarfında midenin dibine çamur gibi oturur. Ayrıca yüksek karbonhidrat içeriği hemen şekere dönüştüğü için, kısa sürede acıkır, gene yer, kan şekeri yükselir, daha fazla insulin salgılanır, yine acıkır ve bir kısır döngü başlar. Bol karbonhidrat nedeniyle kilo alır. Bağırsak geçirgenliği artar, genişler.

Biz on yıllarca önce bağırsakların önemini tartışır, onları desteklemek için çare arardık. Artık bağırsaklara “ikinci beyin” adını veriyor bilim adamları. Kimbilir, belki de birinci beyindir de, beyin onun taşeronudur. Önümüzdeki yıllar bunun da cevabını verecektir.

Peki, ben artık ne yapıyorum. Annemin kedisi Kısmet’ten biraz bahsederek cevap vereyim. Kısmet, ilk birkaç yılında hep kuru mamayla beslenmiş. Sonra annemin kızı olmuştu. Annem ona kuru mama verse de, Kısmet iltifat etmiyor, annemden tavuk but, göğüs eti bekliyordu. Hayvansal protein ve hayvansal yağ ihtiyacını giderebiliyordu. İyi bir düzen kurmuşlardı ancak bağırsaklarının bir miktar posa ve karbonhidrata ihtiyacı vardı. Doğadaki kediler, avladıkları farelerin midelerindeki tahıllardan da yararlanırlar. Yukarıdaki linke gittiğinizde, orada bununla ilgili ayrıntılı bilgi bulabilirsiniz. Bu eksiklik, onda çok ağır olmasa da, dışkılama sorunu yarattı. Annem bazen ağlardı “hala dışkılamadı” diye. Annem yaşlı olduğu için, onun ihtiyacı olan karışımları hazırlayamıyordu. Benim götürdüklerimle sorun çözülüyor, bir süre sonra yine başlıyordu. Annem felç geçirip, Kısmet’le birlikte bizimle kalmaya başlayınca, Kısmet’le daha yakından ilgilenmeye başlayabildim, çiğ kıyma, tatlı kabak ve çok az miktarda karbonhidratla sorun büyük ölçüde çözümlendi.

Fakat yılların bağırsaklarında yarattığı az da olsa tahribat, yaşı ilerledikçe yeniden sinyal vermeye başladı. Keşke yıllar önce keşfetseymişim dediğim paçaya başladığımdan beri, Kısmet artık çok daha sağlıklı. 2 Ağustos 2019’da 20. Yaşına girdi. Kilosu iyi, hareketleri ve tüyleri yaşlı bir kedi gibi değil. Kimse yaşını tahmin edemiyor.

Ön hazırlık:

Şimdi Kısmetin ve diğer iki köpeğimin beslenme protokolüne geçelim. Ayda bir kez, Ulus Hal’deki sakatatçıma gidip, tavuk boyun, yürek, taşlık, kanat ucu, dana böbrek, kelle eti, dil, bolca dalak ve paça alıyorum. Hepsini ayrı ayrı haşlayıp, resimdeki kıyma makinemde çekiyorum. Aynı makineyle tatlı kabak, maydanoz, dereotu, havuç gibi sebzeleri de ayrı ayrı çekip, paketliyor ve küçük paketler halinde dondurucuya atıyorum. Dalağı sonra anlatacağım.

Artık paçaya geçelim. Zaten temizlenmiş olarak satılan paçaları düdüklüde bol suda en az 3 saat haşlıyorum. Soğuduktan sonra suyunu süzüp ayırıyorum. Paçanın kemiklerini dikkatle ayırıyorum, etlerini derisi ile birlikte blenderdan geçirip, ayırdığım suyu ile karıştırıyorum, buzdolabına kaldırıyorum. Ertesi gün jel haline gelmiş olan bu karışımı küçük poşetlerde yine dondurucuya atıyorum.

Dalak, yüksek aroması nedeniyle, bizim kurtarıcımız. Dalakları da bol suda haşlayıp, robottan geçirip, suyu ile seyreltip, yine dondurucuya atıyorum. Ama sulu dalaktan ve paçadan birer küçük bardak daima buzdolabında hazır bulunuyor.

Gelelim karbonhidrat kaynağıma. Hazır ununu kullanmadığım yulaf ezmesini yine blenderdan geçirip un haline getiriyorum ve bir kavanozda yine hazırda bekliyor. Büyük köpeğim itiraz etmediği için, ona pul pul olan yulaf ezmesini doğrudan kullanıyorum. Ama kediler seçici oldukları için un haline getirmekte yarar var.

Artık mamayı hazırlayabiliriz:

Bir gece önce dondurucudan dolaba indirdiğim ya tavuk malzemeleri, ya böbrek ya kelle eti ve dil pürelerinin olduğu küçük paket ve sebzelerden birinin paketi, buzdolabında çözülüyor. Mama vereceğim zaman, protein kaynağının içine 1 çay kaşığı sebze püresi, Kısmet için ½ çay kaşığı, köpeklerim için 1 çorba kaşığı yulaf kepeğini ve paça suyu veya dalak suyunu karıştırıp (Kısmet için 1 dolu tatlı kaşığı, diğerleri için 1 dolu çorba kaşığı), servis ediyorum. Bu beslenme sisteminde, hem günlerce aynı mamayı yememiş ve bıkmamış oluyorlar, hem de farklı besin almış oluyorlar. Paçanın içindeki doğal yağ, kolajen ve protein, hücrelerinin ihtiyacını giderirken, bağırsak florasını da düzenliyor, eklemlerini ve bağ dokularını güçlendiriyor.

Dalağın besin değerinin yanı sıra yüksek aroması, seçici hayvanlara bile mamayı yediriyor. Kedilerimin son günlerinde, beslenmeleri aksamasın diye, dalağı ezip, çiğ olarak verdiğimde reddetmiyorlardı.

Bu kadar yüksek protein böbreklerine zarar vermiyor mu diye düşünebilirsiniz. Yukarıda Fulya Hanımın da belirttiği gibi, mamasına gün aşırı yarım çay kaşığı haşlanmış yumurta kabuğu tozu ekliyor ve böbreklere asıl zarar veren Fosforu bağlayıp, bağırsaklardan atılmasını sağlıyorum. Bunu, köpeklerime de yapıyorum. Kısmet, bize geldiğinden beri veteriner yüzü görmedi. Son 2 yıldır çok fazla su içip, çiş yapıyor. Büyük ihtimalle böbrek yetmezliği var. Ama 20 yaşında, bu normal. Çok zamanının kalmadığını bilsem de, hala çok sağlıklı olması önemli. Tahlil yaptırdığımda, kan değerlerinde pek çok sorun göreceğimi biliyorum. İlaçlar, iğneler, serumlar başlayacak. Stres, travma nedeniyle çöküş çok hızlanacak. Onu didikletmek istemiyorum. Çok güzel yiyor, kilosu iyi, bacakları sağlam, tüyleri pırıl pırıl. Yaşa bağlı olarak duyma ve görme kaybı ileri olmasına rağmen, gardırobun üstündeki yatağına da rahatça çıkıp iniyor, terasta güneşleniyor, evin içinde kısa gezintiler yapıyor, kucakta mırlıyor. Daha ne isterim.

İlaveler:

Mamalarına, içinde Taurin de olan multivitamin, Omega3, haftada 3 kez çiğ yumurta sarısı (https://www.diyabetikkedi.com/tr/2007/11/22/yumurtanin-besin-degeri/), yumurta kabuğu, C vitamini ve havanda dövdüğüm kuru zencefili, lifli olarak birazcık ekliyorum.

Bütün bunlar çok ayrıntılı görünse de, ayda 1 günlük hazırlık safhasından sonra, bir ay boyunca rahat ediyorum.

Umarım, pek çok canımız, bu tariflerden faydalanır ve sağlıklı yaşar.

Paylaşmak önemsemektir!

Share

3 Comments

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Copy Protected by Chetan's WP-Copyprotect.