Bizlerde olduğu gibi, kedilerde de hastalıkları normal karşılamak gerekir. Bizi asıl üzen, hastalığını bilemememiz ve onun da bize söyleyememesidir. Hasta olduğunu anladığımız zaman, bir veterine gitmeyi ihmal etmemeliyiz ve bu konuda yetkin değilsek, teşhisi biz koymamalıyız.

Kedilerde Hastalıkları Nasıl Tespit Edebiliriz? 

Kedinizin hasta olduğunu çok kolay anlayabilirsiniz. Tüyleri basık olur ve kendilerini yaşamdan geri çekmiş gibi olurlar.  Yine gözlerden yaş gelmesi ve parlaklığını yitirmesi de, kedimizin hasta olduğunu anlamamıza yardımcı olabilir. Ayrıca burunları akar ve kendilerini çok soğuk ya da çok sıcak hissederler. Hasta kediler genellikle ya çok az yerler ya da hiç yemezler (bu her zaman böyle olmayabilir. Örneğin nezle olmuş bir kedinin iştahı olabilir).

Yine hasta bir kedide davranış bozukluğu gözlenebilir, kokusu değişir. Oysa sağlıklı kediler, kendilerini çok iyi temizlerler. Temiz gözleri, temiz diş aralıkları ve temiz popoları vardır.

Çok sık tuvalete çıkmaları ya da çok az çıkmaları da bir belirti olabilir. Ayrıca tuvalete çıkma, sancılı da olabilir. Bazı durumlarda da, tuvalet yaptığı köşeyi arıyor gibi davranabilir.

Veteriner

Bazı veterinelerin, mesleğinde iyi ya da kötü olması şaşırtıcı olmamalıdır. Elbette ki bunu söylerken doktorları yargılamak istemiyoruz. Ancak gerçekten donanımlı, mesleğinde uzmanlaşmış bir veterineri bulmak, uzun bir zaman alabilir. Bunun için de, kendimize bir kriter belirleyebiliriz (veterinerin kedimizi nasıl tedavi ettiği, bunun için yeteri kadar zaman ayırıp ayırmadığı, kararlılığı gibi). Veterinerin bize, tasarruf amacıyla kendisine ilaç firmalarının gönderdiği hediye ilaçlardan vermesi de, dikkate değer bir durumdur.

İlaçların Kullanılması

Tablet şeklindeki ilaçların kedilere verilmesi, başlı başına bir problemdir. Kediler, tabletleri mamalarının içinden bulur ve bir kenara ayırırlar. Bu nedenle, tablet vereceğiniz zaman kedinin mamasını küçük miktarlarda ve tableti de yine küçük parçalar halinde içine katarak verirseniz, tableti yeyip yemediğini de anlarsınız. Eğer tableti krem şeklinde bir peynirin (ya da tereyeğın) içine koyup kamufle ederseniz, kedinin tableti yeme şansı artabilir. Kedilere tablet yutturmanın bir başka yolu da, onu severken ya da yaptığı bir işten dolayı ödül olarak verilmesidir. O zaman bu tabletin tadına, sevgiden dolayı aldırmayabilir (tabii ki bu numarayı yutarsa).

Yine kedinin hoşuna gitmeyecek şeylerden biri de, ona göz damlası vermektir. Bazı durumlarda, neredeyse şiddet uygularcasına bunu yaparız. Bu durumda kediniz size tavır koyabilir. Kediler, kim kendisine kötülük yapacak, kim sevgi gösteriyor ya da kim onun hoşuna gitmeyecek şeyleri yapabilir; bunu ayırdedebilecek yapıları vardır. İlaç verirken, bunu gözönünde tutmalısınız.

Bazı insanlarda, kedilerin „nankör„ olduğu görüşü hakimdir ki, bu kabul edilebilecek bir durum değildir. Kedilerin öfkeleri bir kaç dakikalıktır. Onu okşayarak ilaçlarını vermek de, bir yoldur.

Eğer kedinize ilaç verecekseniz ve o buna direniyorsa, bunu çok çabuk şekilde yapmanız gerekir. Yoksa evde köşe kapmaca oynayabilirsiniz.

Kediye ilacı iki kişi vermeye çalışırsanız, bunu daha kolay yaparsınız. Kediyi yakalayıp, bir masanın etrafına oturun bir kişi kedii tutarken diğeri ona damlasını verebilir ya da kremini sürebilir. Bunun için de, kediyi bir havluya sarıp tutun. Yoksa pençelerinin hedefi olabilirsiniz. Veterineriniz elbette ki, ilaçların nasıl verileceği konusunda size daha doğru bir yol gösterecektir. Yine kediyi ensesinden yakalayarak da ilaç verme işlemini yapabilirsiniz. Bütün bunları yaptıktan sonra da kedinizi severseniz, onu ürkütmemiş olursunuz. Ama kedinizi gerçekten bu ilaçlar yüzünden çok korkutmuşsanız, bir daha ki sefer size karşı daha sert olabilir, bunun için de uzun ve kalın bir eldiven giymenizi öneririz.

Kuduz 

Özellikle dışarıya gezmeye çok çıkan kedileri, mutlaka kuduza karşı aşı yaptırmak gerekir. Bununla kedinizin (örneğin bir çocuğu) ısırması halinde korkulacak birşey olmadığını, kedinizin aşılı olduğunu ispat edebilirsiniz.

Kedi nezlesi

Kedi nezlesi, en yaygın şekilde ve en çok bilinen kedi hastalığıdır. Bu hastalık, kendini insanlarda olduğu gibi gösterir. Gözlerden yaş gelmesi, yüksek ateş ve iştahsızlık. Eğer önlem alınmazsa, bazı hallerde kediyi ölüme bile götürebilir. Önlem olarak, kedinizi bu hastalığa karşı aşılatabilirsiniz. Ama zamanlamasına dikkat etmeniz gerekir. Eğer kedinizin bağışıklık/savunma sistemi zayıfsa ya da hastaysa, bu aşıyla birlikte canlı bir virüs, kedinize yerleşebilir. Bu nedenle, hasta kedinize aşı yaptırmanız geçersiz ve tehlikelidir.

Kediseuche

(Bu kelimenin Türkçe karşılığı şu şekilde: Seuche: Salgın hastalık, tam anlamını bulamadım. Artık siz yazı içinden çıkarın anlamını Wink)

Böyle bir hastalığa yakalanmışsa, kedinizin sonu büyük bir olasılıkla ölümdür ve bu ölüme yol açan virüsün de, aktif olduğunu hesaba katmalıyız. Bu salgın, kedinize ait herşeye ve eve bulaşacağı için, en azından altı ay yeni bir kedi almayı düşünmemeliyiz ya da evi yeniden badana yaptırıp, ilaçlamalıyız. Veterineriniz bu konuda önleyici aşı yapabilir.

Pire

Pirelenme, özellikle dışarıya çok çıkan kedilerde sık görülen bir durumdur. Bu durumda, düzenli bir şekilde kedilerde pire taraması yapmalıyız ya da veterinere yaptırmalıyız. Eğer kedimizde bu paraziti bulursak, bununla savaşacak pek çok ilaç vardır. Ama yine de son durumda veterinere göstermekte yarar vardır.

Kimyasal her hangi bir ilaçla bu işi yapmadan önce, pireleri yok eden, kediler için özel pire tozunu denemeliyiz. Bunun bir yolu; kedilerde pireler için yapılmış özel bir „pire tarağı“ ile tarayıp, bulduklarımızı suyun içine atıp, orada tırnaklarımızla imha etmeliyiz. Evi ve özellikle kedinin yaşam alanını, elektirik süpürgesi gibi çok iyi çeken bir aletle temizlemeliyiz. Çünkü kedilerimizde bulduğumuz pireden daha kötüsü, pirenin  halı, kilim, koltuk gibi şeylerin altına yerleşmiş olması ve de oraya yumurtalarını bırakmış olması olasılığıdır.

Eğer bunların hiç biri yardımcı olmazsa, kediler için pirelere karşı özel yapılmış boyun tasmasıyla da bu işi halledebiliriz (ama bu da kedilerin boyun tüylerine zarar verebilir veya çok uzun süre boynunda kalırsa alerjiye neden olup, ciddi yaralar açabilir). Ayrıca kedilerin tüylerine püskürtülen ilaçlar da  mevcuttur. Ancak pireyle bu kimyasal mücadele, bazen zayıf, hasta ve genç kedilerde ölüme yol açabilir.

Kedi Lösemisi:

Bu hastalık, dünya genelinde yaygın olarak görülür. Hastalığa yakalanan her altı kediden biri ölür. Yine bu hastalığı insanlarda ki kan kanseriyle eş tutabiliriz. Hastalığın bulaşması ile ilk belirtilerini göstermesi, yıllarca sürebilir. İdrar ya da tükürük ile doğrudan kediden kediye bulaşır. Havada kısa süreyle yaşayan virüs sayesinde, insanlara geçme ihtimali az dahi olsa mümkündür.

Bu hastalığın semptomları, tedavi edilebilir niteliktedir. Hastalık genelde beş yıl içinde ölüme götürür. Eğer kedi tedavi altına alınırsa, bir kaç yıl çok iyi bir yaşam sürebilir. Bu nedenle dışarı çıkma alışkanlığı olan kedileri, aşı yoluyla korumak en iyi çözümdür. Kediyi aşılamadan önce test yaptırmak gereklidir. Ama hastalığa yakalanmış kediye aşı yaptırılmaz. Veteriner, kediden kan alarak bu testleri yapabilir. Kedilerin hemen hemen hepsi bu hastalığın virüsünü vucutlarında taşırlar. Bu da teşhisin konulmasını zorlaştırır. Lösemi hastalığı kendini çeşitli şekillerde gösterir. Bundan da beyin dahil bütün organlar etkilenir. Hastalık bir kere ortaya çıktımı, tedavisi hemen hemen olanaksızdır. Hastalık sadece tükürükten değil, kedilerin ortak kullandığı tuvaletten de bulaşabilir. Ayrıca hastalığın virüsü idrarda olabileceği gibi, kakasında da görülür. Aynı şekilde ortak yemek yedikleri kaplar da, hastalığın bulaşması için uygun bir ortamdır. Aynı ev içinde çoklu kedi ortamı varsa, bu hastalığın diğerlerine de bulaşmaması hemen hemen imkansızdır. 

Kabızlık:  

Kabızlık, kedilerin de sık sık karşılaştıkları rahatsızlıklardandır. Bu durumda yağlı konserve sardalya ya da sadece konservenin içindeki yağ verilebilir. Elbette ki insanlarda olduğu gibi, kedilerin de çok su içmesi önemlidir. Eğer kabızlık çok sık rastlanan bir durumsa, veterinere göstermekte yarar vardır.

FIP (Feline Infectious Peritonitis):

Bu konu hakkında detaylı bilgiye şu linkten ulaşılabilir:

http://www.odo.in-berlin.de/mini-FIP-FAQ.html

FIV (Feline Immundeficiency Virus):

Kedilerde hastalığa yol açan bu virüs, 1987’den beri bilinmektedir. İnsanlardaki AIDS virüsüyle çok benzerlik gösterir. Ama bu hastalık, illa ölümcül değildir. Semptomları tam açık değil ve spesifiktir. Bu nedenle, test yapılmadan kolay kolay teşhis konulamaz. 1989’dan beri de, hastalığın tespiti için basit bir test uygulanmaktadır.

Böbrek Yetmezliği:

Eğer böbrek toparlanamıyorsa, kediniz diyetle yaşamak zorundadır. Bunun için üretilen özel mamalar vardır. Ama kedi sahipleri de ev mamaları yapabilir. En doğrusunu veterineriniz söyleyecektir.

İshal:

Eğer kedinizde sürekli ishal durumu varsa, haftalar boyu sürecek bir diyet yapmanız gerekebilir. Bu diyet 3 bölümden oluşabilir; pirinç, inek peyniri ve krema ya da kaymak. Bunu kediniz için yenilebilir hale getirebilmeniz için, alışık olduğu mamalarla harman edebilirsiniz.

Böbrektaşı ya da Kumu:

Alkalik ya da nötr idrardaki kum ya da taşların, idrar kanallarına düşmesi demektir. Bu durum, onların doğadan gelen yapılarıyla ilgili olarak, özellikle erkek kediler için tehlikelidir. İdrardaki kum ya da taşlar, bu kanalda bir yığılma meydana getirir.

Eğer kediniz sık sık idrar için köşesine gidiyor ve bir damla bile yapamıyorsa, kedinizi veterinere götürmenizin zamanı gelmiş demektir. Eğer bunu „yarına“ bırakırsanız, kediniz için çok geç olabilir.

Paylaşmak önemsemektir!

Share

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Copy Protected by Chetan's WP-Copyprotect.