Bazı kediler, alerjik oluyorlar. Hatta alerjen de. Yani hem gıcık kapıyor, hem de gıcıklık yapıyorlar. Bizim Minnoş da bebekliğinden beri, hafif bir alerjisi olana alerji yapar, ona dokunan ya da onun oturduğu yerlere dokunan herkesin gözlerini yaşartır, hapşırtır, şişirirdi. Önceleri pek anlamıyordum. “Alerjik insanlar bunlar” diyordum. Sonra baktım ki, diğer 3 kedimle haşır neşir olanlarda sorun yok, ama Minnoş’la yakınlaşanlarda her türlü alerjik reaksiyon başlıyor.
Tabii işin bir de Minnoş yönü vardı. Kızım yerlerde toz olmasın, ya da tozlu malzemeler olmasın, hemen tıksırmaya başlar, 5-10-15 kez tıksırır, dengeyi sağlayamaz, yan yıkılırdı. Tabii bütün bunlar zaman içinde artınca farkına vardık. Şimdi evimize gelen misafirlere antihistaminik’i hazır ediyoruz. Minnoş da kendisi için kullanıyor.
Bu yaz (Temmuz), 7 gün için yurt dışına gitmem gerektiğinde, sağlık konularından anlayan bir arkadaşım evde kalabileceğini söyleyince rahatlamıştım. Hem hayvanlardan, hem de beşeri sağlık sorunlarından anlıyordu. Minnoş son aylarda sürekli bağırdığı için, sadece onu uyutmayabileceğinden endişeliydim. İçim rahat olmasa da, gitmem gerektiği ama yanlarında arkadaşım olacağı için biletleri aldım. Fakat yola çıkmadan tam bir gün önce, Minnoş’un 4 patisinin de altlarının yarılmış, kan akıp kurumuş olduğunu, çok canının yandığını fark ettim. Bir süredir zaten kulaklarının çevresi ve içlerinde kızarıklıklar vardı ama böyle bir manzarayı hiç görmemiştim. Nasıl bugüne kadar fark edemediğime çok şaşırdım ve kendime kızdım. Veterinerimizi arayınca, kedi kumunun alerji yapmış olabileceğini söyledi.
Önerdiği ve aklıma gelen tüm ilaçları, o gün ve gece neredeyse 1 saat aralıklarla kullandım. Biraz rahatladığını görünce, işe yarayacağına inandım. Arkadaşım da pansumanlarını yapabileceğini garanti edince, arkama baka baka yola çıktım. Ama veterinerimize, arkadaşıma milyonlarca tembihler, ambulans organizasyonları vs. hep yapıldı, yurt dışından her gün kontrol edildi.
Dönüşümde, yaralarının biraz hafiflemiş olduğunu görünce rahatladım. Ama hala vardı. Bütün seyahat boyunca bunları düşündüğümden, gelir gelmez hemen kumu kaldırdım ve kutularına hasta bezi yaydım. Tarçın bunu sorun etmedi, kullanmaya başladı ama Minnoş huysuz. Küçük tuvaletin her bir köşesine yapmaya başladı. Nasılsa onlara ayrılmış bir tuvalet olduğundan, bunu dert etmedim.
Tüm yaralarını Rivanol, Batticon, Bactroban pomad ve en çok da suda köpürttüğüm beyaz sabunla temizleyip, durulayıp, pansuman yaptım. Beyaz sabunun çok iyi geldiğini biliyorum. Kuma da dokunmayınca, 1 afta sonra tüm yaraları kapandı. Fakat kum konusuna çözüm bulmalıydım.
Bu evde alaturka tuvalet olmadığı için, mecburen kum kutusu koyuyordum. Biraz düşününce, sitemize yazan bir üyemizin önerisi geldi aklıma ve internetten araştırıp, hemen bir kağıt imha makinesi satın aldım. Özellikle de çift kesmeli olanını tercih ettim (PAVOhttp://www.teknosay.com.tr/pavo_pe_18_evrak_ ve _cd_imha_makinas%C4%B1_urun_detayi_57.html).
Kutunun en altına gazete yayıp, üstüne kırpıntı kâğıtları serpiştirdim. Hiç sorun yaratmadan kullanmaya başladılar. Kısa süre içinde de Minnoş’ta hiçbir yara kalmadı. Belki riskliydi denemem ama iyi sonuç verdi ve sizlerle paylaşmak istedim. Hem kumlar etrafa yayılmıyor, hem alerji yok, hem de koku.
Aklınızda bulunsun!
Görüntüleme sayısı: 5002
“Diyabetik Kedi” site yöneticisi