MeleklerimizÜyelerimizin Canları

Mav

Annesi Burcu MELLA yazıyor:

Mav melek olalı 15 gün oldu. Dün gece rüyamda gördüm. Ameliyatlı, yatak odasının penceresinden dışarı bakıyor. Eve giriyorum, herkesi öpüyorum, en son yatak odasına gidiyorum Mav‘ı öpmeye. Yatağa çıkmış ameliyat örtüleri camda kendi yataktaydı. “Canım kızım” dedim öptüm. Bir de sokağa çıkmış az kalsın araba eziyordu rüyamda. Dışarı çıkıp alıyorum mavı kucağıma. Ama hiç konuşmadı benle. 15 gün sonra gördüm rüyamda, çok mutlu oldum. Bana küsmü diye düşünüyordum. Çok özlüyorum kızımı.

6 senedir bizimle beraber olan dünya tatlısı kızım Mav’ı 4 gün önce kaybettik.

Mav, 2002 yılının Kasım ayında aramıza katılmıştı. Küçük bir kedi değildi. 3 ya da 4 yaş diye tahmin ediyorduk. Kar yağdığı için evimize almıştık. Sonra ailemize katıldı. Çok olgun, şişko, güzel gözlü, duygusal bir kediydi o. Arkadaşlarıyla iyi geçinirdi. Camdan bakarken, kuşlara “meh meh” derdi buğulu bakışlarıyla. 5 sene hiç bir hastalığını görmedim. Bir hapşırık bile. Ta ki  geçen sene Şubat ayına kadar.

Bizim hastalıkla savaşımız 2 Şubat 2007’de başladı. Mav birden kusmaya başladı. Hemen veterinere götürdüm. Ama çok tecrübesiz ve veterinerine sonsuz inanmış biri olarak. 3 gün mide asit düzenliyci, kusma kesiciler yaptılar. Tamam iyi oldu galiba ufak bir mide üşütmesi derken, bir sabah Mav anlatamıyacağım şekilde bağırıyordu. Delirmiş gibi ordan oraya atıyordu kendini. Hemen veterinere götürdüm kızımı. Tahliller yapıldı. İlk sonuçta şekeri 262 çıkmıştı. Şeker komasına girdiğini söylediler. Sonraki sonuçlarda karaciğerin işlev yapmadığını söylediler. Röngtgenler çekildi. Bağırsakta gaz var dendi sadece. Serum ve ilaçlara başlandı. İlk başlarda uzun bir süre yemek yemedi. Sadece serumla beslendi. Dışkı rengi siyahtı. Veterinere gelen bir hoca vardı o da Mav’ın sonuçlarına baktı, kolit tanısı konuldu. Daha sonra eve aldım. Her yemek yedikten sonra, mamaları öğütmemiş bir şekilde kusuyordu. Tekrar veterinere gidiyorduk “Neyi var?” dediğimde, kolit, başka bir bulguda yok” diyorlardı. Bir gün kıpkırmızı kan kustu kızım. Dedim “kan kusuyor”, “zorlamıştır” dediler. 3 ay sonunda, hocaya muayene parasını ödeyerek tekrar danıştık veterinerde. Endeskopi çekilmesine karar verildi. Sonuç olarak mide de birşey olmadığı, herşeyin temiz olduğu söylendi. Ve alerji tanısı kondu.

  Mav’a özel bir oda yaptım. Mav’ın 5 arkadaşı daha var bu arada evde. Evimde bir kilimim vardı onu kaldırdım, çiçeğimi kaldırdım evi duru suyla silmeye başladım. Mantar aşısı da yaptılar. Ama bir süre sonra tekrar kusmaya başladı. Bu arada asla kuru mama yemek istemiyor, yaş mama yemek istiyordu. Hoca ev yemeği yapın dedi. Ev yemeği yaptım. Diğer sitelerde de ben forum açmıştım, her gün dostlarla paylaşıyordum durumunu Mavın. Mişka arkadaştan ev yemeği tarifleri aldım. Çok iştahlı olan kızım, yediği ev yemeğini de bana bütün bir halde geri kusuyordu. Halbuki o kadar çok yemek yemeği severdi ki. Onu böyle gördükçe her gün çok üzülüyordum. O hastayken ben de ameliyat geçirdim. İlk ayılmaya başladığımda “Mav nasıl, iyi mi diye sormuşum. Keşke burda olsaydı”. Kötüleşince tekrardan veterinerde serum almaya ve iğnelere devam ettik. Bu arada o kadar kan iğnesi olmasına rağmen, vücut kan üretmiyordu. Karaciğer işlevine başlamıştı ama kansızdı. Hoca daha sonra alerjiden vazgeçti, gastrit olduğuna karar verdi. 2,5 ay gastiriti var diye ilaçlar verdik Mav’a. Yaş mama yiyordu devamlı bu arada. Tam 5,5 ay olmuştu, Mav 8 kilodan 2 kilonun altına düşmüştü. Şişko kızım, bir deri bir kemik kalmıştı. En son tekrar kontrole götürdüm, hocanın eline bir kitle geldi. Yine de 1 hafta bekliyelim, belki dışkıdır” dedi. Ama o son hafta, her gün kusuyordu ve pembe, kırmızı rengi almıştı artık…

3 Temmuz 2007’de fakülteye gelin dedi. O gün gittik, kan tahlilleri, röntgenler çekildi. En son ultrason çekildi ve bağırsağın tıkalı olduğu ortaya çıktı, 5,5 ayın sonunda. 5,5 ayda veterinerin koyamadığı teşhisi, 1 gün de koydular. Hemen ertesi gün ameliyata aldılar.

4 Temmuz 2007 de ameliyat oldu kızım. Ameliyattan çıktı, ayıldı hemen bir ışıltı oluştu gözlerinde. Bana “miyav” dedi. Canım benim. Yolda giderken rahat bir dışkı yaptı. 10 gün başka bir veterinerde kaldı. Ameliyattan sonra hocanın dediğine göre, 5,5 ay da tüm iç organları perişan olmuş ve yapışmış. Baya bir harap olmuş kızım. Özel mamayla iyi olur inşallah demişti. Bu arada alınan parçanın pataloji raporunda, bu kitleye pisipisi otunun neden olduğu söylendi. Evde nikah şekerlerinin üstünde varmış, sonradan farkettim. Onu yemiş demek ki dedim.

13 Temmuz’da dikişlerimiz alındı. Hızla kilo aldı, iştahı tekrardan açıldı. 3 ay sonra genel kontrolle gittik. Karaciğer değerleriyle ilgili bir sorun olduğu için k/d mama verdi ordaki hoca. Çok sağolsun Mav’ın tüm teşhislerini doğru koydu. Diğer veteriner beni arıyamadı bir daha. Veterinerdeki hoca da, ameliyattan sonra tanımadı Mav’ı. Ama önemli değil. En son 8 Ocak 2008’de kontrolle gittik. Kan tablosu, röntgenleri iyiydi. k/d mamadan dolayı zaten kilo almaya yatkındı kızım. Karaciğer değerleri normal çıktığından, w/d mamaya döndürdüler. Yoksa ilerde şeker hastası olabilir demişlerdi. Bu kadar kısa sürede kaybedeciğimi kızımı, o zaman aklımın ucundan geçmedi. w/d’ye geçtik, bu mamayı hiç sevmedi. 1 paketi 2 ayda ancak bitirdi. Bu arada diğer arkadaşlarının mamasından çalıyordu. Tam Mav iyi derken, Bıdık hastalandı, böbreklerinde taş olduğu ortaya çıktı.  Onunla ilgilenirken, birden Mav kusmaya başladı. Ama w/d yememekte direniyor, Bıdığa yaş mama aldığım için, ondan istiyordu. Ben inat edip yemek yemiyor, mide boş kalınca kusuyor diye düşündüm. Hiç bir kuru mama yememeye başladı. Yaş mamalar aldım ona. Onları da seçmeye başladı. Bu arada bu sefer mama kusmuyordu. Geçen hastalığında yaş mama bile yese kusuyordu. Bu sefer pembe sıvı kusuyordu. En son yine kırmızı olmuştu. Arada bir kaç gün iyi oluyordu. Eve aşılarını yapmaya gelen veteriner, 3 gün iğne yaptı:   asit düzenliyci, kan iğnesi, bulantı kesici. O kadar bıkmış ki kızım, veterineri görü görmez strese girdi, iğneden sonra kusmaya başladı. Bu  bağırsakla ilgili problemi yaşarken, hep 2 büklüm duruyordu Mav. Özellikle belirtiyorum bunu, ağrısı olunca böyle dururlarmış. Bazen de kasılıp kalıyordu, ilk ameliyatında önce.

 20 Mayıs 2008’de fakülteye götürdük Mav’ı, muayenede ele birşey geldi. Böbrekten şüphelendiler. Bağırsak gelmedi aklına hocanın, çünkü olmamalıydı. Kan tahlilleri geldi,  böbrekle ilgili bir bozukluk yok. Hemen ultasona alındı ve bağırsak tıkalı çıktı yine. “Mav kızım, yine mi birşey yuttun?” dedim. İnanamadım. Kan değerleri düşüktü ama ameliyata alınabilir” dedi dahiliye. Cerrahiye yönlendirdi. Daha önceki ameliyatı yapan hocayla görüştük hemen, “yarın alalım ameliyata” dedi. Tamam” dedik. Sabah 9’da orda olacaktı. Sonuçlarını beklerken, sepetin, de hep sevdirdi, göbek açtı bana. Zaten o kadar iyi huyluydu ki. Rahat kan verirdi, ultrasonda da dururdu. Ama acıyan bölgeye gelince, çok bağırdı canım kızım benim.

Eve geldik, o gün çok ağrısı vardı gözlerini sıkıyordu. O kadar canı yanıyordu demek. Muyane ettiler, ultrasonda da kurcaladılar tabi ağrı oldu. O gece hep saklandı benden. Kapının arkasına saklanmış kızım, Mav nerdesin dedim, çıktı hemen bir korkulu bakışla. Lütfen saklanma korkutma beni” dedim. Perde arkasına saklanıyordu. Hep o acıyla dışarı baktı bütün gece, gitmek istercesine. Babasına, ağrısı olmasına rağmen masaj yaptı, kendini sevdirdi.

21 Mayıs 2008 Çarşamba olmuştu. Sabah evden çıkacağız, sepete girmek istemedi. Çok korkuyordu artık, psikolojisi de çok kötü olmuştu. Geçen sene o kadar acı çekti ki kızım. Sepete girmekte direnince sevdim, “Mav kızım, canım benim” dedim, öptüm, gözüne baktım, “hadi gir ameliyat olucaksın sonra evimize gelicez, iyi olucaksın” dedim. Hemen girdi sepete. Beni hiç kırmazdı. Yemek yiyemese bile, “ne olur ye derdim”, beni kırmamak için hemen yerdi. Yola çıktık. O gün de, bir tanıdıktan arabasını rica etmiştim,  onunla götürdük Mav’ı. Yol boyunca hiç bağırmadı, normalde bağırırdı. Fakülteye vardık,  elimden aldılar kızımı ameliyat için. “Canım, ben burdayım seni bekliyorum kızım” dedim, burnunu sevdim. Şaşkın şaşkın bakıyordu etrafına. İçeri aldılar. Gözleri açık son görüşümdü. Sonra hoca ameliyattan çıktı. Yanıma geldi. İç organları çok kötüydü dedi. Karaciğer, dalak ve bağırsak yapışmış hep. İnce bağırsak da yapışmış. İnce bağırsağın yarısını almışlar. 15cm kalmış, onu da kalın bağırsakla bağlamışlar. Bağırsaklar bembeyazmış. “Yabancı cisim mi?” dedim. “Hayır tümör” dedi. “Patolojiyi bekliyeceğiz, Lenfomadan şüpheleniyoruz. Anesteziden çıkamayabilir. Çıksa bile 3 gün riskli” dedi. Ben de “çıkar. O çok güçlü bir kedi. Ama nasıl oldu?” dedim. “3 ay önce geldik, hiçbir şeyi yoktu. Çok fazla kilo kaybı yok, nasıl böyle oldu?” dedim. Tümörler birden hızla ilerliyebiliyormuş. Geçen sefer tıkanıktı ama ufak bir yerden dışkı geçebiliyordu. Bu sefer yapışmış organ. Salı gecesi de zorla ufak bir dışkı yapmıştı. Bu gibi durumlarda rengi simsiyah oluyor. 20 günde bu hale nasıl geldi?.

Saat 12 oldu, Mav’ı hala vermediler bana. Geçen sefer hemen ayılmıştı. Gaz anestezisi yapıyorlar orda. “Çok az verdik” dediler bu sefer. Sonra haber geldi “anesteziden çıkamıyor, solunumu çok kötü ve kansız” dediler. “Ne yapıcaz?” dedim. Kan nakli. Evden hemen minik arkadaşını getirdik. Bir yandan da ilaçlar istiyorlar, eşim gidip alıp getiriyor arabayla. Araba olmasa,çok zor yetiştirirdik ilaçlarını. Eşim evdeki minik  dostunu getirmeye gitti. Bana “gelin Mav’ı görün” dediler, içeri aldılar beni. Vücut ısısı düşük olduğu için, makinenin içine koymuşlar sıcaklık veriyorlardı. Nefes alıyordu ama refleks yoktu. Sevmeye başladım, “mav kızım, canım annem, bak ben geldim, hadi uyan artık, bak iyi olucaksın, sen güçlü bir kızsın” dedim. “Patisi güzel,kendi güzel,  Mav kızım, canım benim” dedim. Bana ıgg ıgg” dedi, sonra solunumu yavaşladı ve solunumu durdu. Koştum hemen, “solunumu durdu” dedim. Hemen koştular, beni odadan çıkardılar, “geri döndü” diye haber geldi. Ama Mav o an bana veda etmişti diye düşünüyorum. Sonra minik dostumuz geldi, kan aldılar ondan ama o da çok bağırdı. Kan nakli yapıldı. Başında hep birileri durdu. Makineye bağlıydı zaten. Ama devamlı solunumu durup tekrar hayata döndürdüklerini söylediler. Çok ümitlenmemi söylediler. Ama Mav çok güçlü bir kızdı, annesini yanlız bırakmazdı. Geçen sene daha kötü bir durumda ameliyat olmuştu .

Saat 21:00’de beni çağırdılar, “hocamız size anlatmış durumun kritik olduğunu” dedi bayan, anladım kızımın melek olduğunu. Başımla “tamam” dedim ve çıktım odadan, ağlıya ağlıya eşimin yanına gittim, o da bağırarak “şimdi hissettim” dedi. Birbirimize sarılarak ağladık. Nasıl olurdu, sabah ellerimle verdim kızımı, şimdi öldü diyorlar. Sabah nefes alıyordu ama. Sonra kızımı almaya gittim. Temizleyip verdiler bana. Yol boyunca kucağımdaydı, sevdim sevdim, öptüm öptüm, kokladım kızımı. Halamın evine gelmiştik artık, son görevimizi yapmamız lazımdı ama çok zordu da. Son kez eşimle beraber öptük,  ellerimizle toprağa koyduk. Artık melek olmuştu kızım. “Keşke ameliyat yaptırmasamıydım?” dedim ama “bu ay sonunu çıkarmazdı” diyorlar. Bir de o kadar iyi bir kediydi ki anesteziden çıkmadan, uykuda acısız melek oldu. O kadar acı çekti ama son nefesinde çekmedi hiç değilse. Tek tesellim bu.

Kızım seni çok seviyoruz. Sen çok olgun bir kediydin. Senin için yaşlı diyorlar ama 6 senen benleydi, keşke daha uzun beraber olabilseydik. Her uyandığımda yatağım da bekliyorum seni, tık tık pati sesini. Acıkınca gelip yalayarak beni uyandırmanı, ama yoksun. İnan çok zor. Ama biliyorum bizi görüyorsun. Sen beni hiç üzmedin. İnşallah biz de seni üzmemişizdir. Seni çok seviyorum Mav.

Patisi güzel, kendi güzel. Mav kızım, canım benim…

Paylaşmak önemsemektir!

Share

32 Comments

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Copy Protected by Chetan's WP-Copyprotect.