Site icon DiyabetikKedi

Şeker Kedi Kara

Değerli Dostlarımız,

Sitemizin bir “şeker kedisi” daha oldu: Avustralya’lı Kara. Aslında yeni gelmedi. Ta ,Temmuz 2008’den beri ondan haberdarız ama şeker kedilerimiz arasına koyup koymamak arasında çok gidip geldim. Nedeni de, Kara ile ilgili sayfalarca yazışmamıza rağmen, gerekli ilaç tedavisine başlanmamasıydı. Gerekçesi ilgisizlik değildi. Yazışmalarımızı  okuduğunuzda, babasının ne kadar ilgili ve Kara‘sına sevdalı olduğunu göreceksiniz. Kara, içeri-dışarı kedisi (daha çok dışarı) olduğu için, Ömer Bey ona gerekli tedaviyi yapamayacağını belirtiyordu. 

Birgün, üyelerimize bir yenisi eklendi. Ona “hoş geldiniz” mesajı gönderdim ama cevabı gelmedi. Günlerce sitede gezindiğini izledim ve yazmasını bekledim. Nihayet 29 Temmuz’da yazdı. İsterseniz, önce ilk yazıyı okuyalım, sonra da gelişmeleri takip edelim.  

 “29 Temmuz 2008 Salı 15:49 tarihinde Omer AKBIYIK yazdı:

 

Degerli Dostlarim,

Kedilerimizden birinin diyabet oldugunu bugun ogrenmemin soku icerisindeyim. Yaklasik uc saattir sitenizdeki cok degerli bilgileri ve yasanan tecrubeleri okudum/okumaktayim.

 

On yildir birlikte oldugumuz kedimiz “Out Door” turunden, yani anasi gibi tam bir ev kedisi degil!

 

Bu kedimizi en azindan geceleri evde,goz onunde tutmak icin, degerli onerilerinize ihtiyacimiz var.

 

Ilgilerinizi bekliyor,sizlere ve hayvanlarimiza esenlikler diliyorum,

 

Saygilarimla,

 

Omer AKBIYIK/Avustralya”

 

Elbette önce kedisini ayrıntılarıyla bize tanıtmasını ve sorunu açmasını rica ettim. O kadar güzel bir cevapla karşılaştım ki:

 

“Yureklerinde hayvan sevgisine yer veren Degerli Dostlar,

 

Evet ben de aynen: Ben de “bana damdan düşen bir doktor bulun!” diye feryat ediyorum.

 

Ulkemizdeki kimsesiz, sokak hayvanlarina uzatilan yardim elini, insanca buluyor ve sukranla karsiliyorum. Ayrica; hayvan sevgisinden nasibini almayanlari oldukca dusundurucu buluyorum.

Hayvan sevgisini yureklerinde tasiyanlar icin senin, benim ve bizim beldenin diye ayrim yapilmayacagina da inaniyor ve bu mektubumu size 20 bin km uzaktan, Avustralya’dan yaziyor ve ilgileneceginizden kusku duymuyorum.

Soyleki:
10 yildirdir birlikte oldugumuz (Ana-ogul) iki kedimiz var. Iki gun once yaptirdigimiz ayrintili kan tahlili sonunda ogul kedimizin seker hastasi oldugu ogrenmenin sokunu yasamaktayim.

Kendim (68 yasinda) de gunde bir sefer insulin ignesi vurunan bir seker hastasiyim. Ama inanmanizi isterimki – ben kendi saglik sorunumu unuttum, cunku gunde birkac defa sekerimi olcuyor ve gereken neyse yapiyorum.

Ya bu hayvanimiz?

…….


Doktor, gunde iki sefer insilun verilmesi gerektigini ve baslangicta 3 gun hastanede kalmasini ve sonra da -bir ay icin- her hafta veternere gostermemiz gerektigini soyledi!

3 cocugumdan hicbir sekilde ayirmadigim ve uzerine titredigim bu bu hayvanimiz icin son derece uzgun ve kaygi icerisindeyim.

Oyleki; ne almakta oldugum emekli maasiyla bu masraflari karsilayacak durumdayim, ne de her gun iki sefer igne yaparak bu yavrumuza iskence etmeye yuregim el veriyor.

Değerli veterinerinizden ricam:
Ekte sundugum kan tahlili sonuclarini bir degerlendirip, sadece diyet yiyecekleriyle (insulin yapmadan) ne kadar daha yasatabiliriz? Elbet ki bu Allahin takdiridir, fakat biz nasil degerlendirebiliriz?

Not:

 1-) Turkiye’de kullanilmakta olan kan sekeri olcu birimleri mg/dl, bizdeki ise mmol/L dir. Yani bizdeki degerleri 18 ile carptigimizda mg/dl degerleri karsiligini buluruz.
2-)Raporda alttan 1. ve 2. degerler ciger fonksiyonlari. Yine alttan itibaren 6,7,8,8,10,11. siradakiler ise bobrek fonksiyonlarini gosteriyormus. 12 ve 13. siradakiler malum seker durumlari.

Ayrica sagdaki ilk siralama bulunan degerler, ondan sonraki ise olmasi gereken degerler.

Omer AKBIYIK”
 

Yazışmalardan öğrendiğimize göre, Kara 1998 yılında doğmuş, 10 yaşlarında bir erkek kediydi. Veteriner kayıtlarındaki adı Leo olup, evde Karam, Kuzum, Gel yavrum” diye çağrılıyordu. Özgürce girip çıktığı bir evi, onu seven bir ailesi vardı ama Kara benim baharat takımı ya da annesi Canım gibi kendini mıncıklattıran, orasını burasını kolayca deldiren bir abi değildi.  

 

Anasi tam bir ev kedisidir. Fazla yemez. Gunduz bahcede ya da balkonda uyur, gece de evden ayrilmaz. Anasinin aksine; Karamiza “bir ev kedisi” demekte adeta zorlanirim. Ama Karamiz, babasina cekmis olmali, cok farkli bir karaktere sahip. Ancak her haliyle cok seviyorum. Yemek zamanlarinda gelir, yemegini yer cikar. Ya bizim balkonda, ya da yan komsumuzun bahcesinde uyur gunduzleri. Kisacasi: 24 saatin yarisi disarida, yarisi evde. Gece saat 10-11’de gelir dogru benim yatagin uzerine. Soguk gunlerde uzerini orterim ve oyle uyur.”

 

Hastalanana kadar Royal Canin’in ev kedileri için olan Feline Health Nutrition’ı, Hill’s Science Diet ve Whiskas balıklı konserve ile beslenmiş, ortalama kilosu 7kg civarında olmasına rağmen, son 3 haftada belirgin bir kilo kaybı olmuş ve 5.9 kg’a düşmüştü.

 

İlk önerimiz, kilo kaybı başladığı için, genelde veterinerlerin (maalesef ülkemizde diyabet teşhisi konulan kedilerin çoğuna bu mama önerilmektedir) önerdiği w/d mamayı vermemesiydi. Çünkü bu mama, obez kediler için üretilmekte olup, zaten kilo kaybeden kedilere uygun değildir. İkinci önerimiz de, Kan şekerinin birden yükselmesine neden olan bir başka etkenin olup olmadığının hemen araştırılmasıydı.

 

“Avci bir kediydi… Son haftalarda durgunlasti, hareketlerinde bir yavaslama hissedilmekte. Kan tahlilinde gorulduklerinden baska bir rahatsizligi oldugunu sanmiyorum. Dislerini, agzini veteriner gordu ve her hangi bir sey soylemedi.”

 

“Karamiz’in ilk kahlili 26 Temmuz’da yapildi, bir gun sonrada seker hastasi oldugunu ogrendik!

 

Bu tahlilde bulunan seker degerleri soyleydi:

GLOCOSE FLOX: 18.1, OLMASI GEREKEN NORMAL DEGERLER ISE:3.2-7.5

GLOCOSE SERUM: 21.6, OLMASI GEREKEN NORMAL DEGERLER ISE: 3.2-7.5

Sizdeki mg/dL olcu birimine gore; 18.1×18=325.8

Burasakimmol/L olcu birimine gore normal degerler:3.2×18=57.6 – 7.5×18=135”

 

Daha sonra, Ömer Beyle sürekli yazıştık, hala da bunu sürdürüyoruz. O da, bizim ilk teşhisten sonra yaşadığımız  panik dönemini yaşadı. Boşa koydu olmadı, doluya koydu dolmadı. Ama hep yazdı, yazdık. Bakın bunlardan birinde ne diyor?

“Bőyle bunalımlı, kaygılarımın tetikledigi űzűntűyle hűngűr hűngűr ağlamakta olduğum bir ortamda gelen, bőyle sıcak, bőyle dostça bir mektubun verdiği teselliyi anlatmakta zorlanıyorum.

Diyeceksiniz ki “Bőyle de ağlanır mı bir kedi için?” Evet,çılgınca seven herkes ağlar benim gibi. Şayet ağlamıyorsa o sevgi tartışılır. Ki bendeniz; hasta olmadan da “Allahım bana őműr ver, bunların kőlesi olayım…” diye hep yalvarırdım.

Arabayla gelip, bahce kapisindan girdigimizi goren Kara’m, sevincinden 13 basamakli merdivenimizi yildirim hiziyla cikip, evin kapisi onunde bizi beklerken, son gunlerde onu boyle durgun, nesesiz ve mecalsiz gormek mahvediyor beni; icim kan agliyor icim!

 

Sitemizin varoluş amacı da bu zaten. Bizim, zamanında yaşadığımız çok sancılı, çok uzun süren, o çok pahalı dönemin, hastalıkla yeni tanışan hastalar ve hasta sahibinde çok kısa sürmesini sağlayarak, bir an once iyileşme yolunda adım atılmasına yardımcı olmak.

 

“Bu mektubunuza gecmeden dun bir sure sisteminizdeki yazarlari (siz de dahil) okudum, buradan bir kere daha anladim ki, uyelerinizle cok yakin ve sicak temaslariniz olmakta ve inanilmaz olcude yararli bilgiler yaziyorsunuz.

 

Uyelerilerinizle olan sicak ve yakin iliskiyi, sitenizi ziyaret eden herkes rahatca anlayacaktir. Benim hayran oldugum duruma;1970’lerden bu yana giderek yozlasan, sosyal iliskileri alt-ust olmus halkimiz arasinda hala sizlerin bu bozulumun disinda kalabilmenizdir!

 

Aynur Hanim’in siirleri -en azindan benim uzerimde- cok etkili oluyor; okurken goz yaslarimi tutamiyorum.”

 

Nitekim, Ömer Bey de Kara için çok kısa sürede, seçmesi gereken yolu belirledi. Bu, dürüstçe söylemem gerekirse, benim için kabul edilmesi çok zor bir yoldu. Ancak Ömer Beyi kendi koşullarında rasyonel olarak değerlendirdiğimde, ona bu yolda da destek olmamız gerektiğine inanarak, ama yine arasıra onu ilaçla tedavi konusunda yüreklendirmeye/ikna etmeye çalışarak bilgi paylaşımımızı sürdürdük.

 

“Ama gunde 2 kez insulun verme ve kan sekerini olcme -inaniz ki- bizim yapilecegimiz bir is degil!”

 

Tarcin’in kulagindan nasil kan aldiginizin videosunu bugun izledim. Bizim Kara’ya kiyasla Tarcin -masallah- sanki narkoz altinda ya da yapay bir kedi gibi sakin,tepkisiz!.

 

Bizim Kara gidigini ancak birkac saniye oksatir,sonra sıkılıp,hemen ayrilir yaninizdan. Kucaginiza alip, oyle dakikalarca kulagini ovalamak maazallah bir kapana sıkışmış gibi cabalar kucaginizda ve zaptemezsiniz.”

 

 

Ne yazık ki, veterineri de insulin haplarını önermeyince, ilaçla tedavi ihtimali ortadan tamamen kalktı.

 

Bu arada bizim de öğrendiğimiz yeni durumlar oluyordu. Bunlardan biri de, veterinerinin Ömer Beye seçtiği yolda (diyetle tedavi) son derece teşvik edici olmasıydı.

 

“Bugun, Karamiz icin veternerle gorustuk. Kendisine, insulun miktari saplanana degin yapilacak harcamaları kesinlikle esirgemeyecegimi, gerekirse simdiye degin tek edinimiz olan evimizi bile satmayi goze alacagimi, ancak, her gun iki kez insulin vermemizin, hele hela zaman zaman kulagindan kan alip, seker durumunu olmemizin mumkun olmayacagini,sadece daha itinali besliyerek omrunu -mumkun mertebe- nasil uzatabilecegimizi, sordum.

 

-Taze et (protein) agirlikli, cok az kuru mama (çok az karbonhidrat)  susuz kalmamasina dikkat ederek bir besleme yapmamizi onerdi.

 

Burada cesitli konseve mamalar var, ancak:

-100 gramlik paketler halinde marketlerde satilmakta olan Kangaroo eti mamalar var. Icinde koruyucu madde yok. Tavuk cigeri ve kalbiyle karisik. Vakumlu paketler icinde marketlerd satiliyor. Bunun yarisini sabah, yarisini ogle, ikinci yuz gramin da yarisini ogleden sonra, kalan yarisini da aksam, her defasinda icine  10 civarinda (tane) d/L kuru mama (karbonhidrat) karistip verin, içine Hill’s’in m/d konserve mamasindan karistirin dedi”.

 

Veteriner, m/d’nin içine başlangıçta kanguru eti ilave edilip, zamanla yavaş yavaş sadece m/d mamaya geçmesini önermişti. Ancak bu öğünler, Kara’nın iştahına yetmiyordu:

 

“Veteriner her biri 156gr olan bu mama kutularindan gunde 1 ve bir ceyrek vermemizi onerdi. Ne var ki Karamiz eski aliskanliklari yuzunden olmali ki, verdigimiz son olculerle yetinmek istemiyor. Hala mama istegiyle gozumuze bakiyor. Ben de kiyamadigim icin her ogun 50gr Kangaroo eti daha veriyorum.  

 

Kara’m sık sık yemek istiyor, biz diabetliler icin genel kani; “gunluk 3 öğünü, azar azar 6 öğünde” yemektir. Kendimden biliyorum ki insulun bile kullanmasam, yemekten sonraki ilk 3 saat yukselis trendi gosteren kan sekeri, 5’inci saate varmadan alt sinirin da altina dusup, komaya sokabiliyor.

 

Her ne kadar veteriner, “Seker hep yuksek, dusmez” dese de  (24 saat icin) Sabah-aksam verilecek yemek, kan sekeri dusmesi riskini getirir. Gunduz ve gece cogu zaman disarida olan dilsiz-agizsiz bu hayvan bunu nasil farkeder ki?

 

156 gramlik m/d mamasindan  24 saatte 1.5 kutu, biraz da (50gr kadar) Kangaroo eti/tavuk gogsu ve filit edilmis buzlu balik vererek takviye ediyorum. 

 

Kara’yi zaman zaman tartiyorum. Kilo seyri ise soyle:

5.9kg 26 Temmuz,
6.5kg 20 Agustos,
5.1kg 22 Agutos.
6.5kg 30 Agustos

 

Artık d/m mamasi ve takviye olarak her ogun (sabah 06.00, 10.00,16.00,23.00) tavuk gogsu, tamamen yagsiz dana/sigir eti veriyorum. Tavuk gogsunu de, kirmizi eti de cig olarak veriyorum.

 

Daha once arz etmis miydim bilmiyorum… Bizim eve 11 basamakli bir merdivenle cikilir. Orayi yildirim hiziyla cikar, gezip, dolasirdi. Ama son bir aydan beri merdivenleri birer birer cikar oldu ve genelde arka bahcede yahut on balkonda uyuyor hep. koklama ve duyma melekeleri eskisi gibi, ancak genel durumunda bir durgunluk, gucsuzluk oldugunu goruyorum.

 

Her 3 ayda bir yine kan muayenesi yaptirip, hastaliginin seyrini takip etmek istiyorum.”

 

Şimdi Kara’nın son durumunu öğrenmek üzere, Ömer Beyin yazdığı son mesajı birlikte okuyalım:

“Merhaba Hocam,

 

Once; “Kara’nin Sayfasi’ni yapmak istemenize cok sevindigimi bilmenizi isterim. Kara’nin seker hastaligina yakalandigini ogrendigim ilk gunlerde, ‘kaybetme korkusu’ icinde kimselerle paylasamadigim uzuntulu gunler gecirdim.

 

Gunlerimin her ani Kara’mla dolu. O ilk gunlerde, gunluk yuruyuslerimi yapmakta oldugum semt sokaklarinda Kara’yi kaybedecegim korkusu tum benligimi sariyor ve goz yaslarima hakim olamiyor, hatta uyku tutmayan gecelerimde gizli gizli agliyor,goz yaslarimla yastigimi islatiyordum.

 

Oyle ki o ilk gunlerin soku icerisinde, bir tarafatan kendi veterinerimize kosusturuyor, diger taraftan baska veterinerlerden ikinci bir gorus aliyor, ayrica da Internet’te kedilerin seker hastaligi konusunda bilgiler topluyordum.

 

Iste o siralarda siteniz www.diyabetikkedi.com’u ve sizi kesfettim. Hemen itiraf edeyim ki sizin oldukca yakin ilginizi gordum. Boylece gerek sizden, gerek sitenizin deneyimli ve hayvan sevgisiyle butunlesmis olan degerli yazarlarinizdan, mumkun oldugunca yararli bilgiler edindim.

 

Son zamanlarda da, Kara’min durum ve davranislarini size aktarip, duygularimi paylasmak ihtiyacini duysam da, ‘fazla bencillik olur’ endisesiyle bunu yapamiyordum!

 

Durumu ogrendigimiz 26/7/08’den bu yana, sekiz ayi yine Kara’mla birlikte gecirmekteyim! Ama son derece cevik, hareketli, zaman zaman kucagimda uyuyan, zaman zaman masaustu bilgisayarimin basindayken masaya cikip, klavyenin hemen yaninda yatip, sanki neler yaptigimi merak ediyormuscasina yattigi yerden kasaltindan bakmasi, ayrica aksamlari oturma odamiza gelip, sevdirmek icin devrilip yatma huylari kalmadi!

 

Simdilerde yemekten yemege giriyor evin icine, bes-on dakika, bilemediniz yarim saat karni ustune, kollarini yastik yaparak yatar, dinlenir ve evin altindaki serin, beton zemine yatarak gecirir zamanini.

 

Havanin yagisli oldugu gunlerde bizim balkonda geceledigi, zaman zaman yan komsumuzun bahcesinde yattigi da olur.

 

Onun hala aramizda olmasi, beni en cok mutlu eden etmendir. Yoklugunu dusunmek beni kahrediyor. Siranin kimde ve zamani bilinmese de, “Allahim acisini gosterme…” diye dua ediyorum.

Bu gunlerde vet.e goturup, yeniden  ayrintili bir  kan tahlili yaptirmak istiyorum, ne var ki ya hastaliginin daha da ilerledigini ogrenirsem yikilirim, korkusunu da uzerimden atamiyorum.

 

Ilginize ve bu ozverili calismalariniza bir kere daha tesekkur eder, size ve kedilerimize esenlikler dilerim.

Şeker Kedi Kara‘nın öyküsünü ve yazışmalarımızın bir kısmını buraya aktarmamın nedeni, diğer şeker kedi sahiplerine de diyabette beslenmenin önemini vurgulamak, bir başka ülkedeki veterinerlerin farklı yaklaşımlarından haberdar etmektir.

Şeker Kedi Kara, aramıza hoş geldi. Dileriz uzun yıllar, ailesiyle, mutlu ve sağlıkla yaşasın!

 

Exit mobile version